23 Mart 2012 Cuma

2112'09'da Sıfırlandı.



Uyandım. Kesintisiz ağlıyor köpekler. Yüzüstü yatağımdayım... Sanki dev çiviler ellerimden, ayaklarımdan saplanıp yatağa sabitlemişler beni; kıpırdayamıyorum. Gözlerim boş duvara odaklı, ağlak köpeklerin yerini konuşan martılar aldı. Yorganın, seni de yoruyor mu anne? 

'"Keşke'' dediğim ne varsa yapabilirim sanıyorum bazen, sihirli değneğim var sanıyorum. Her şeyin güzel olacağına dair sözler veriyorum. Ama olmuyor, olmuyor işte... Çünkü kendime acıdığım ölçüde çevremi acıtıp kanatmadan, yaşamlarının ve motivasyonlarının orta yerine çomak sokmadan üstesinden gelemiyorum hiç bir şeyin. Yazabildiğim ne var ki sanki sonu gelmeyen iç çöküşlerim, bitmek bilmeyen iç döküşlerimden başka? İşte bu, itiraf edilemeyen yalnızlıktır...

Başka hayatlar başlar da ben biterim belki diye 24'de 12'yi film ile geçiriyorum. Düşünüyorum sonra, fotoğrafları düşünüyorum. Daima gülümsediğimiz o fotoğrafları... Gerçekten mutlu muyduk o an şimdi isimlerini dahi hatırlayamadığımız o yüzlerle? Dilim böcek seslerine dönmüyor, ne çok şey söylemek istiyorum oysa...

Her şey kendi etrafında dönüyor... Kol saatlerim hiç durmuyor... Baharı görüp kelebeklerden, sonbaharı görüp yapraklardan kaçmaktan yoruldum. Seni incitmekten... Hep istemeden! Hep istemeden! Kayıp kayıp düşememekten, bir türlü dibe vuramamaktan yoruldum. Anlasana; tükeniyorum, ama bitmiyorum!

Kafamda onlarca tane intihar senaryosu... Diyorum ki içlerinden en kanlı olanı seçip imza atacağım hayata. Sonra diyorum ki istediğim an zaten ölebileceğim hayatta yalnızca düşlemek de yeterli...
Korkma anne; hayat seni de öldürmedi. Benimki bir kez olsun kendimi sevebilmek istemek sadece...


Alıntı..

12 Mart 2012 Pazartesi

Kül Tablası

Hayatımın geri kalanı için içtim bugün.Yeni bir başlangıç yapmak adına yudumladım içkimi.Bir pakete yakın sigara bitirmemde bu yüzden aslında çünkü alışkanlıklarımı bırakma günüydü bugün;geçmişe çizgi çekmek..

Uyandığım zaman yeniden başlayacağım hayata..

10 Mart 2012 Cumartesi

Kangren

Benim artık halı saha maçlarımı anlatacak bir sevgilim yok.
Benim artık sigarayı bırakma çabalarımı paylaşacak bir sevgilim yok.
Benim artık birayı aynı şişeden yudumlayabileceğim bir sevgilim yok.
Benim artık arayıp sesini duyduğumda rahatlayabileceğim bir sevgilim yok.
Benim artık özlemimi giderecek bir sevgilim yok.
Benim artık kahkahalarımı paylaşacak bir sevgilim yok.(bu en ironiği)
Benim artık kalbimin ritmini değiştirecek bir sevgilim yok.
Benim artık elimi uzattığımda hissedebileceğim bir sevgilim yok.
Benim artık tişörtlerimi giyen bir sevgilim yok.
Benim artık izlediğim filmleri anlatacak bir sevgilim yok.
Benim artık dinlediğim müzikleri paylaşabileceğim bir sevgilim yok.
Benim artık ses tonuyla dalga geçebileceğim bir sevgilim yok.
Benim artık mimiklerini taklit edebileceğim bir sevgilim yok.
Benim artık gözlerinin derinliklerinde kaybolabileceğim bir sevgilim yok.
Benim artık sarılıp,kalbini hissedebileceğim bir sevgilim yok.
Benim artık öpüşürken eğilmek zorunda kaldığım bir sevgilim yok.
Ve
Benim artık en iyi arkadaşım yok.

1 Mart 2012 Perşembe

Karmaşa

Yalnız kalırsın,seversin,içine alırsın onu;artık bir parçandır..götürürsün seninle birlikte gittiğin heryere.Sonra ondan da sıkıldığını farkedersin tıpkı sevmekten usandığın gibi.Sevecek birilerini ararsın yada içindeki hislerin gerçek sahibini arar tüm uzuvların;sadece o dersin,sadece o hak edebilir benim saf veya saf görünen duygularımı;kim bilir.her neyse konumuz bu değil.Dayanırsın hayatına,ben geldim dersin.Niye geldin der.Özledim dersin.Bir kelimeyle silmeye çalışırsın tüm yaşanmışlıkları.İçimdeki sevgi bana ağır geliyor benimle paylaşır mısın diye bir soru sorarsın üstelik arsız misali;istemiyorum der;sen sadece kendini sev,yalnızlığınla paylaş der,yalnızlık paylaşılmaz dersin saçmalamaya devam edersin.Çaresi olmaz olanla,ölmüşün.

Yalnızlık gülümser sana uzaktan,el sallar;burdayım ben hiçbir yere gittiğim yok benim der,uzatır elini gel hadi bırak boş hayaller peşinde koşmayı..sen de gülümsemeye çalışırsın yarım ağızla.

En kadim dostun,sevgilin,arkadaşın her neyse işte.Yine alır seni içine,avutmaya çalışır boş sözlerle.

28 Şubat 2012 Salı

Mum Işığı



Gecenin derin ve sinsi hallerini sessiz çığlıklarıyla parçalarcasına haykırıyordu.Geceleri sevmezdi pek;kendisiyle baş başa kalmayı sevmediği gibi.

İç organlarına benzetirdi geceyi.Kan pompalanmazdı hiçbir organına;oksijen nedir unuturdu.Baş ağrısıyla da yine böyle bir gecede tanıştı.Onu anımsatan her şeyden nefret ederdi,söyledim ya geceyi de sevmezdi bu yüzden.Uykunun o derin hallerini özlerdi bir de;tıpkı oğlunun ilk adımlarını bekleyen bir annenin şefkati gibi.Gözlerini kapatmayı,sıyrılmayı isterdi tüm düşüncelerden,uykunun naif duygusuna özenirdi çoğu zaman.Yine geceydi,yine karanlıktı..

Mum ışığına üfledi,düşüncelerini ört bas etmek istercesine ve karanlıkları geceye teslim etti.

27 Şubat 2012 Pazartesi

Sivilce

Farksızdı bir sivilcenin verdiği acı ve hoşnutsuzluktan.Bir sivilce gibi nüfuz ediyordu derinin bu sefer iç tarafına.Tüm organlarına dünyanın en etkili zehri enjekte edilmiş gibiydi;acıyordu,kanıyordu.Midesi de gurulduyordu hafiften fakat açlık değildi bu.Evet,evet farklıydı bu his.O'nsuzluktu bu.

Bomonti

gittim sabah poaça aldım incir reçeli aldım çok sever. bastım ziline açmadı kimse korktum. defalarca bastım geliyorum diye bağırdı içerden dizlerim titredi, kalbim ağzıma geldi. açtı kapıyı beni görünce gelme demedim mi sana dedi kapattı kapıyı sonra açtı yine içeri

gel dedi ağlamaya başladı.

niye böyle yapıyosun dedi istemediğimi söyledim sana benim isteklerimi niye dikkate almıyosun dedi

bitirdin beni dedi içimde ne varsa boşalttın dedi güvenemiyorum sana artık seninle bi ilişki istemiyorum dedi

karşılıklı ağlıyoruz hayatımda ikinci defa ağlıyorum

sarıldım annem gibi seviyorum dedim seni yapma dedi üzme artık ikimizi dedi olmayacak bidaha anla dedi

sustum bişey diyemedim kelime yoktu çünkü bana inanmasını sağlamam için..